Mimarhane Öğrenci Bülteni’nin 3. Sayısında yer alan “Farklı “Kültür”lerde Ev ve Mekân Anlayışı” yazısını sayfamızda istifadenize sunuyoruz. Mimarhane Öğrenci Bülteni’nin 3. Sayısının tamamı için tıklayın!

Farklı “Kültür”lerde Ev ve Mekân Anlayışı

Hazırlayan: Samet Eren Mengü

1.Kültür Nedir?

Sözlük anlamıyla kültür, bir toplumun dünya görüşü, çevresel algı, mahremiyet, inançlar gibi kavramlar çerçevesinde kendi benliğini oluşturmasıdır. Ama sadece bunlardan mı ibarettir? Kültür ile ilgili başka sorular da gündemdedir. Kültür nasıl oluşur? Neden oluşur? Kültürün sınırları nelerdir? Taklit mevzu ile birlikte düşünecek olursak her kültür o topluma özel midir, yoksa diğerlerinin değişmiş versiyonları mıdır? Eğer böyle ise ilk ortaya çıkan kültür hangisidir? Gibi birçok soruyla karşılaşılmaktadır. Bu sebeple de aslında kültürün ne olduğu bilinmemektedir. Bu yazıda ise sözlük anlamına göre kültür ve onunla birlikte gelen farklılıkların mimariye yansıması farklı örneklerle açıklanmaya çalışılacaktır.

2.Mimarideki Farklılaşmasının Sebepleri

Evrende sabit bir şey yoktur ve her şey zamanla değişir ve evrilir. Mimarlıkta ise değişimlerin başlıca sebepleri olarak coğrafya ve iklim, yapım teknolojileri, aile yapısı, çevreyi anlama biçimi ve kültür, mahremiyet, inanç gibi faktörler bulunmaktadır. Bu noktada, “mimarlık kültürü” yanlışından da bahsedilmesi gerekmektedir. Uğur Tanyeli hocamıza göre, mimarlık kültürü diye bir şey yoktur. Mimariye yansıyan şey o toplumun kültürü olmuştur. Tabi ki sözlük anlamıyla.

2.1.Dünya Görüşü ve Çevresel Algıya Göre Farklılaşmalar

Bütün evleri bu kategoriye dahil etmek mümkündür aslında. Ama bu kategoride en önemli örneklerden birisi Japon kültürüdür. Japon geleneksel evlerinde iç ve dış mekân ayrımı neredeyse yok denecek kadar azdır. Evlerin sınırları çevreden kendilerini tamamen soyutlayacak biçimde tasarlanmıştır. Ama bu sınırların içerisinde ise herhangi bir sınırdan söz edilmesi çok güçtür. “Japon evinde kullanılan geniş saçaklar, bahçe düzeni, tatami adı verilen döşeme sistemleri, mekânsal ayrıma büyük esneklik getiren shoji adlı hareketli bölücüler, dış bahçe ile iç mekân arasında bir köprü görevi taşıyan engawa adlı Türk evi sofalarına benzeyen mekânlar aracılığıyla doğa ile yapı arasında ayrılmaz bir bütünlük oluştuğu görülmektedir” (Çevik, 1999: 28).

2.2.Teknoloji ve Yapım Tekniğinin Korunmasına Göre Farklılaşmalar

Bugün maalesef son gerçek örneklerini görmekte olduğumuz İstanbul ahşap evleri bu kategorinin en değerlilerinden biridir. Bu evlerin sayısının azalması ise bu geleneğe sahip çıkamamamızdır. Korkulan konu ise evin yanması mevzusudur. “Ahşap yanmaz, yakılır”. Ama bu noktada farklı bir mevzu bulunmaktadır. 3 katlı bir ahşap evin maliyeti, beton evin maliyetinin 4’te 1’i kadardır. Aslında genel olarak ahşabın pahalı olacağı düşünülmektedir ama bu bilgi asılsızdır. Ve bu düşünce yapısı Türkiye’de çok ağır basmaktadır. Avrupa ve Amerika’daki yüksek katlı apartmanlarda bile ahşap oranı fazla iken, Türkiye’de zorunlu kalmadıkça ahşap kullanılmaz. Ama aslında ahşap depreme betondan daha dayanıklıdır. Genel olarak Karadeniz ve Güney Marmara’da görülen bu ev tipi, hızla yerini yüksek apartmanlara bırakmaya başladı maalesef.

Bir diğer geleneksel ev ise bu sefer korunmayı başarmış olan Santorini evleridir. Yunanistan’da bulunan ve Ege Denizi’ne bakan bu beyaz evler turistik açıdan da oldukça popülerdir. Günümüzde teknoloji geliştikçe insanlar farklı yapım teknikleri kullanmaya başlamıştır. Daha yüksek binalar ise bunun en bariz örneği olmuştur. Fakat bu evlerde geleneksel yapım tekniği ve malzeme korunmuştur.

2.3.Aile ve Sosyal Yaşam ile Farklılaşma

İslam dininde ve Türk geleneğinde de karşımıza çıktığı gibi evler birbirine eklemeli olarak genişlemektedir. Ve bu genişleme ailenin yapısına göre şekillenmektedir. Örneğin ortada ailenin tamamıyla bir araya gelinebilmesi için ortak bir oda. Bu örnek sadece İslam’da veya Türklerde görülmemektedir. En ilginç örneklerden biri ise Thai evleridir. Bu evlerde ailenin rollerine göre bir yerleşim benimsenmiştir. Anne ve babanın uyuduğu bölüm tam ortada yer almaktadır. Böylece onların hem evin hem de ailenin kalbi olduğu vurgulanmaktadır. Erkek çocuk ve kız çocuk ise bu merkeze konum olarak farklı odalarda kalmaktadırlar. Kız çocuk mahremiyetten ötürü merkeze daha uzak, ücra bir köşede kalmaktadır. Bu tarzda, ebeveynler ve çocuklar arasındaki fark ile birlikte çocukların mahremiyet olgusunun daha üstün tutulduğu görülmektedir. Ailedeki rollerin de evin yapılanması açısından öneminin olduğunu vurgulamakta fayda var. Türk geleneğinden bir örnek olarak, evde dede-nine bulunması verilebilir. Onlara evin “başodası”nın verilmesi ise onların otoritesinden ve saygınlığından kaynaklanmaktadır.

2.4.İklim ile Farklılaşma

2.4.1.Şanlıurfa Harran Evleri

En geniş kategoridir aslında iklim. Ve Türkiye’de de farklı iklimlerin oluşturduğu farklı yapılar bolca bulunmaktadır. Örnek vermek gerekirse Şanlıurfa Harran evleri çok özel bir örnektir. Bu evler kerpiç ile yapılmıştır çünkü bölge çöl özellikleri göstermektedir. Harran evleri kubbeli ev geleneğini devam ettiren nadir örneklerden biridir. Bu kubbelerin de sağlamış olduğu hava sirkülasyonu sayesinde yazın serin ve kışın sıcak olmaktadır. 1979 yılında koruma altına alınmış olan bu evler Türkiye’nin sahip olduğu en nadide mimarilerden biridir.

2.4.2. Geleneksel Mardin Evleri

Bu evlerin ana malzemesi taştır ve sıva malzemesi kullanılmamaktadır. Bu taş malzeme uzun zamandan beri Mardin’de kullanılmaktadır. Taşların özelliğinden dolayı yazları serin, kışları sıcak olmaktadırlar. En az 2 katlı olan bu evler Güneş ışınlarının konumuna göre düzenlenmiştir. Bu gölgeler dar sokaklara düşerek insanları sıcaktan korumaktadırlar.

2.4.3. Geleneksel Pueblo Evleri

Mardin evlerinin bir benzeri ise Hindistan’da da karşımıza çıkmaktadır. Pueblo evlerinin bulunduğu iklim sıcak ve kuraktır. Bu iklimle başa çıkabilmek için de çok katlı ve birbirine bitişik binalar inşa edilmiştir. Bu evlerde teras çatı, birbirleri arasında iletişimi ve insan akışını sağlayan yapılar bulunmaktadır. Kil, çamur ve kalın beton yapı malzemesi olarak kullanılmaktadır.

2.4.4. Geleneksel Bodrum Sakız Evleri

Turgut Cansever’in Demir Evler ve Ertegün Evi’nin de referans aldığı Bodrum Sakız evlerinin, yakında orman bulunmadığı için yapımında ahşap kullanımına rastlanmamaktadır. Yığma taşlardan yapılmıştır. Bu evler bahçe içerisinde ve özerk olarak tasarlanmıştır. Sultan Ahmet Camii’nin duvarında da yazdığı üzere “İslam’da bahçenin tasarımı, en az iç tasarım kadar önemlidir”. Bu evlerde de aynı durum geçerlidir ve bahçe tasarımına çok önem verilmektedir. Bahçe duvarları da yüksek taş duvarlardan oluşmaktadır ve ailenin içeride mahremiyet kaygısı olmadan vakit geçirebilmesi için tasarlanmıştır.

2.4.5. Geleneksel Etiyopya Evleri

Bu evlerin çatısında ot, bambu ağacı ve toprak kullanılarak konik bir biçimde yapılmıştır. Çevre şartlarıyla birlikte ekonomik durumun da göz önüne alınarak yapıldığı bu evler en ucuz inşa etme yollarından biridir. Ve geleneği uzun süredir devam ettirmektedirler. Geçmişte kabilelerin yaptığı evler örnek alınarak yapılmaktadırlar. Bu evlerde 2 oda bulunmaktadır. Ve genelde kalabalık olarak yaşamaktadırlar. Bu sayede de aile bağları umulmadık kadar güçlü olmaktadır.

2.4.6. Geleneksel Mongol (Moğol) Yurt Çadırları

Bu evlerdin dışında kullanılan malzeme ile birlikte iklimsel değişikliklere önlem alınması amaçlanmıştır. Göçebe olarak yaşayan insanlar kullanmaktadırlar. Kurulmaya ve sökülmeye imkân tanıyan çadır özelliği de tercih edilme sebeplerinden biridir. İç kısmı ise günümüz evlerine benzemektedir. Moğol geleneğine göre süslemeler de eklenmektedir.

Günümüzde Kültür Mimarlığı

Tek tipleşme sürecine mimarlığın da eklenmesiyle birlikte kültür, coğrafya, iklim gözetmeksizin binalar yapılmakta. Turgut Cansever’in de bahsettiği üzere bugün İstanbul’daki bir okul binasının bire bir aynısını Erzurum’da da görmek mümkündür. Bu kopyalama ve taklit süreciyle birlikte mimarlığın ve toplumların büyük zarar gördüğü kaçınılmaz gerçeklerden biridir. Bundan sadece 10-20 yıl öncesine kadar kendi istediği gibi evlerini inşa eden insanlar bugünlerde kentsel dönüşüm sonucu kendilerine verilen 70 metrekare evlerde yaşamlarına devam etmektedirler.

Yine Turgut Cansever’in de bahsettiği üzere bahçelerin önemi bizim kültürümüz için çok önemlidir. Belediyenin yeşil alan çalışmaları bu eksiği kapatmaya çalışmaktadır ama o parklarda istediğin meyveyi, istediğin çiçeği yetiştiremedikten sonra bir anlamı bulunmamaktadır. Kültürlerimiz, yavaş ya da hızlı hiç fark etmez, yok oluyorlar. Ve buna ayak uydurup uydurmamak biz mimarların görevlerinden biridir. “İnsanın dünyadaki esas vazifesi, dünyayı güzelleştirmektir” (Hadis-i şerif)

KAYNAKÇA:

Akgüner, S. (2019), Bodrum’daki Geleneksel Sakız Tipi Konutların Koruma Sorunları. İstanbul; Yıldız Teknik Üniversitesi.
Cansever, T. (2013), Kubbeyi Yere Koymamak. İstanbul; Timaş Yayınları.
Çevik, A. (1999), Batı ve Doğu Kültüründe İnsan-Mekân-Doğa İlişkileri. İzmir; Mimarlar Odası İzmir Şubesi Yayınları.
Saatçı, M. (2016), Kültürün Mekânsal Organizasyona Etkilerinin Mekân Dizim Yöntemi ile Analizi: Laz, Hemşin ve Gürcü Kültürü Örneği. İstanbul; Yıldız Teknik Üniversitesi.
Şalgamcıoğlu, M. E. (2013), İstanbul’da Çoklu Konut Gelişiminin Semantik ve Sentaktik Olarak İrdelenmesi: 1930-1980 Dönemi. İstanbul; İstanbul Teknik Üniversitesi.
Timuremre, N. (2004), Kültürün Mimarlık Üzerindeki Etkisinin İncelenmesi; Japon Kültürü ve Ando Örneği. İstanbul; İstanbul Teknik Üniversitesi.