Mi̇mar Turgut Cansever ‘in  Türk Tari̇h Kurumu Binası

Üzerine Deneme Yazısı

Turgut Cansever ve imzası (Emine – Mehmet Öğün fotoğraf arşivi)Mimar Turgut Cansever, mimarlar arasındaki özgün duruşu ile hem mimari alanda hem de düşünce alanında pek çok konuya temas etmiştir. Cansever’in düşünce dünyası ve açıklama biçimleri âyetler, hadisler ile yeni ontoloji, genetik estetik ve yapılı çevre olarak mimarlık tarihinin örtüştürülmesi sonucunda meydana gelmiştir. Fikrî yaklaşımının temeli şu ifadelerinde yer almaktadır: “Sanat eseri varlık-kâinat tasavvurunun yapılana yansımasıdır. Eserini ortaya koyarken aldığı her karar sanatkârın varlık ve varlığın güçleri hakkındaki tasavvuruna göre şekillenir. Bu özellikleriyle sanat ahlâk alanında yer alır.” şeklindeki ifadeleri ile İslâmî telakkiyi sıkça dile getiren Cansever, güzel kavramının çeşitli açılımlarına vurgu yapar. (Halil İbrahim Düzenli, TDV İslam Ansiklopedisi) Turgut Cansever’in özellikle düşünce yaklaşımı ve eserlerini şekillendiren manevi düşüncelerine dikkat çekmesi, onun eserlerinin oluşum aşamaları hakkında da önemli bilgiler verir ve emanet bıraktığı eserlerinin sürdürülebilir olmasının nedenlerini açıklar. Eserleri hakkında söylediği cümleler, kurgulanacak yeni yapıların hangi düşüncelerle yapılması gerektiğine dair genç mimarlara ışık tutar.

2009’da kaybettiğimiz bize kıymetli eserlerini miras bırakan Turgut Cansever, Ağa Han Mimarlık Ödülü’nü üç kez almış dünyadaki tek mimardır. Dolayısıyla eserlerinin bıraktığı etkilerin evrensel olduğu çıkarımını yapmak yanlış olmaz. Türk Tarih Kurumu binası (1951-1967, Ankara, Ertur Yener ile birlikte gerçekleştirdiği) (Fotoğraf 1) ve Ahmet Ertegün evi yenilemesi (1971-1973, Bodrum) (Fotoğraf 2) projeleri ile iki Ağa Han Ödülü’nü kazanmıştır. 1992 yılında Bodrum’un kuzeyindeki Mandalya Koyu’nda gerçekleştirdiği Demir Evleri Projesi (Fotoğraf 3) ise kendisine üçüncü Ağa Han Ödülü’nü getirmiştir. (Turgut Cansever- Meslek Hayatı) Turgut Cansever’in eserlerinin günümüz mimarisinden uzak, tekdüze olmayan, dinamik yapıda ve özgün değerler içermesi, düşünce yapısının çok çeşitli olması ve farklı konuları birbirine entegre etmesinin anlamlı bir sonucu olarak görülür.

açık hava, şehir içeren bir resim Açıklama otomatik olarak oluşturuldu

Fotoğraf 1: Türk Tarih Kurumu

Fotoğraf 2 :Ertegün Evi.

Fotoğraf 3: Demir Tatil Köyü.

Cansever’in tasarımları, kültürel, eğitim-araştırma, resmi işlevli ve tek konut, konut yerleşmesi, kentsel ölçekli vb. olmak üzere farklı işlevsel programlara hizmet eden içeriklere sahiptir. (Düzenli, 2009) Türk Tarih Kurumu Binası, Cansever’in Ertur Yener ile tasarladığı ve Ankara’da inşa ettiği ilk uygulama projelerindendir.

bina, açık hava, gök, yol içeren bir resim Açıklama otomatik olarak oluşturuldu

Yapı, ulusal ve uluslararası ortamlarda ödüle layık görülmüştür. 1980 yılında Ağa Han Mimarlık Vakfı tarafından verilen ödülün açıklama raporu şöyledir:

“Ödül, çağdaş yapı teknolojisini geleneksel fikir ve ilkelerle birleştiren bir mimari anlatım biçimine giden yolda olumlu bir aşama oluşturduğu için verilmiştir. Merkezi avlu geleneksel Osmanlı yapılarının içe dönük karakterini yansıtırken, İslam mimarisinin bütünlük ilkesi de parçaların bütüne olan ilişkisini belirlemekte bir düzenleme aracı olarak kullanılmıştır. 1930’lardan bu yana Ankara’da yapılan binaların belirgin ortak özelliği olan Uluslararası üsluba bir tepki olan bu bina, geleneklerden neler öğrenilebileceğinin bir örneği ve daha geçerli bir mimari dile işaret eden bir öncüdür.”

 Fotoğraf 4 ve 5:  Türk Tarih Kurumu.

Vakıf tarafından açıklanan yazıda da açıkça görülür ki ödülün verilmesinin sebeplerinden biri de tekdüzelikten ve yapının yapıldığı zamanın düşünce biçiminden çok farklıdır ve o zamanda yeni bir kapı aralamıştır Cansever. Türk Tarih Kurumu binası, yeni mimari düşüncelerin ve yapıların oluşmasına katkı sağlamıştır.

Turgut Cansever, yapılarında çoğunlukla betonarmeyi tercih ederken Türk Tarih Kurumu binasını yaparken yapının yapılacağı şehrin doğal,kültürel ve iklim özelliklerini analiz etmeyi es geçmemiş, adeta şehrin bir sentezini yaparak hem yapıda bu sefer diğer eserlerinden farklı olarak Ankara taşını kullanarak modern malzemeyi geleneksel bir biçimde sunmayı tercih etmiş hem de güneş ışınlarının geliş açılarına göre plan şemasını organize ederek esere yön vermiştir.

Yapının iç mekanlarında görülen avlunun boşluk hacmi ve güneş ışınlarının binanın iç kısımlarına yaptığı yansımalar sonsuzluk fikrini somutlaştırmış ve esere yansıtmıştır. Fotoğraf 6 ve 7’de güneş ışınlarının iç mekana yansımaları ve yüzeyler üzerinde oluşturduğu zıt ve dinamik etki, Turgut Cansever’in yapının iç mekanına da oldukça yoğunlaştığını gösterir.

iç mekan, mutfak, bina, tavan içeren bir resim Açıklama otomatik olarak oluşturuldu

Fotoğraf 6 ve 7: Avlu ışığının, tasarlanan iç yüzeyler üzerindeki etkisinin oluşturduğu dış mekân ifadesi.

Türk Tarih Kurumu binası, geleneksel mimariyle birlikte Osmanlı mimari karakterini de içinde barındırmasıyla dikkat çekiyor. Örneğin yapıda  Osmanlı Dönemi’nde yapılan medreselerde kullanılan koyu kırmızı taşların duvarları oluşturması, dış mekan ve iç mekanın birbiri ile olan etkileşimi, yapının tektonik karakterini ortaya çıkarır; yani yapıyı meydana getiren elemanların kendi içlerinde ifade ettiği anlamlar, yapının bütününde de anlamlı hale gelerek yapıya bir karakter kazandırır.

Türk Tarih Kurumu binasının bulunduğu şehrin analizleriyle birlikte oluşturulması, iç mekan ve dış mekanın birbirine entegre edilmesi, bulunduğu topoğrafyanın yön verdiği şekilde farklı kotlardan yararlanılarak binaya alternatif girişler kazandırılması gibi esere yön veren bu düşünce biçimleri, yapının bulunduğu çevreye de uyumlu olması ve geçmiş yıllarda yapılmasına rağmen günümüzde hala mimari etkisinin kaybolmaması, özgün değerinin bir göstergesi olmuştur.

Yazımı Mimar Turgut Cansever’in şu sözleriyle tamamlamak istiyorum:

“İnsanın esas vazifesinin dünyayı güzelleştirmek olmasının neticesi olarak her mimarlık eserinin ve her eserin biçiminin dünyayı nasıl tersyüz edeceğini araştırmak ve bu amaçları gerçekleştirmek, mimarlık sanatının asli vazifesi olur. Mimarlık sanatının bütün meseleleri, çok defa büyük ve karmaşık bir biçimde şekillerin oluşturulmasında, çözümlenmesi gereken sorunlarda ortaya çıkar. İnsanın en büyük erdemi olan şehir kurmak, başarılı mimariler bütünlüğünü vücuda getirmektir.”

Yazan :  Rabia Tunç // Gazi Üniversitesi,  Şehir ve Bölge Planlama 3. Sınıf öğrencisi

KAYNAKÇA

Marmara Belediyeler Birliği, “Bilge Mimar” Turgut Cansever Sempozyumu, 7 Mart 2015 Cumartesi, İstanbul Deniz Müzesi, İstanbul 2015.

Akdoğmuş, Sedat (2019). “Turgut Cansever Düşüncesinde Yapı-Yapım Kavramları ve Türk Tarih Kurumu Binası’nda Mimari Detay.” Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi, Mühendislik ve Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi.

Türkiye Diyanet Vakfı, İslam Ansiklopedisi, Halil İbrahim, Düzenli. “Cansever,Turgut.” Erişim adresi: https://islamansiklopedisi.org.tr/cansever-turgut

Halil İbrahim, Düzenli, İdrak ve İnşa: Turgut Cansever Mimarlığının İki Düzlemi, Klasik Yayınları, İstanbul, 2009, s. 29-33.

Turgut Cansever, Osmanlı Şehri, Timaş Yayınları, İstanbul, 2014, s. 34.

Türk Tarih Kurumu Binası, 1980 Uluslararası Ağa Han Mimarlık Ödülü Jüri Kararı. Türk Tarih Kurumu resmi web sitesi. İlgili makalenin içeriğinden alınmıştır. (Makale erişim adresi :https://hdl.handle.net/11352/2885 )

Turan Koç, Zamanın Gözleri: Sanat-Dil-Hakikat, İz Yayınları, İstanbul, 2016, s. 22

Yalçın Koç, Anadolu Mayası; Türk Kimliği Üzerine Bir İnceleme, Cedit Neşriyat, Ankara, 2011, s. 71

Turgut Cansever, Mimar dergisi, Ankara Yaprak Yayınları,1983, s. 11, 31.

iç mekan, mutfak, bina, tavan içeren bir resim Açıklama otomatik olarak oluşturuldu